Kitap Hakkında:
Bir yerde şairler mutlu ise herkes mutludur
Yılmaz Erdoğan’ın, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Zonguldak’ta yaşayan ve genç yaşta aramızdan ayrılan şairler Rüştü Onur ile Muzaffer Tayyip Uslu’yu anlatan filmi Kelebeğin Rüyası’nın senaryosu Doğan Kitap etiketiyle raflarda.
Yıllar süren araştırmanın, gerçeği öğrenmenin ve onu yeniden kurgulamanın ürünü olan Kelebeğin Rüyası filminin senaryosu defalarca değişti. Kelebeğin Rüyası sadece bir senaryo kitabı değil. Bu projenin ilk kıvılcımı ruhdaş şairlerin hayali konuşmaları sayılabilir. “Şairlerle Görüşme” başlıklı bölümünde, işte bu grupla da tanışıyoruz. Yılmaz Erdoğan’ın Rüştü ve Muzaffer’le oluşturduğu, Behçet Necatigil’in de katılmasıyla tamamlanan hayalci şair ruhlar grubuyla… Kitapta ayrıca ilk defa yayınlanacak fotoğraflara da yer veriliyor. Filmin en can alıcı sahnelerine ait kareler, Kelebeğin Rüyası’nı adeta yeniden izletiyor okura.
Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu aracılığıyla tüm şairlere bir selam niteliği taşıyan Kelebeğin Rüyası’nın senaristi ve yönetmeni Yılmaz Erdoğan bu kitaba yazdığı önsözde şöyle diyor:
“Hayal kurmak güzel ve ciddi bir iştir, ama bizim gerçek hayat dediğimiz şey, bir kelebeğin şekerleme uykusunda gördüğü bir rüyadan daha ciddi bir mesele değildir.
Gerçek’ten hakikat süzer şairler ve bu şairane bir iş değildir.
Benim sevgili şairlerimin de yazılarında değindiği gibi, şiir şiirsel değil.
Şair bir filozof, aşk mektubu yazarı değil.
Muzaffer, Rüştü ve Behçet Hoca’nın şahsında tüm şairlere bir selamdır bu öykü, ama şairlerden çok şiirden uzak düşmüşlere lazımdır diye düşünüyorum.
Ve güzel olan yaşadığımız, aslolan farkındalığımızdır.
Bir gün öleceğimiz değil.”
Kitaptan
SAHNE 10
FENERE DOĞRU
ÜÇ ŞAİR YÜRÜYORLAR.
BEHÇET – Yolcu vedalaşmayı bilecek. Ne kısa tutacak ne lüzumundan fazla uzatacak.
Onu başka bir kanaatle aldatmaktan geçer bir fikirle vedalaşmak. Yolcu vazgeçmeyi bilecek, kendisinden bile.
MUZAFFER – Yoksa gölgesi boyunu aşar.
RÜŞTÜ – Yoksa gölgesi boyunu aşar.
BEHÇET – Aferin... Yoksa gölgesi boyunu aşar.
SAHNE 11
FENER MEYHANESİ
YORGUN SOFRANIN BAŞINDALAR... SİGARA İÇİLİYOR... KAFALAR
HAFİF KIRIK.
RÜŞTÜ – Petek! Petek nasıl?
MUZAFFER – Fazla tatlı. Bir edebiyat dergisi için fazla tatlı. Şehir olabilir, Şehir.
RÜŞTÜ – Yaşamak! Yaşamak güzel değil mi hocam?
BEHÇET – Bazen... Mesela şu yediklerimizin parasını peşin verebildiğimiz bir yaşamak daha güzeldir.
ŞAİRLER GÜLERLER.
BEHÇET – Parayı nerden bulacaksınız?
RÜŞTÜ – O iş tamam. Matbaacıyla konuştuk.
MUZAFFER – E adam hayır dedi ya?
RÜŞTÜ – Tamam işte, müzakereler başladı!
ŞAİRLER GENE GÜLERLER.
BEHÇET – Şiiri yayınlanmayan her şair dergi çıkarmak ister.
RÜŞTÜ – Kırıcı oluyorsunuz hocam...
ŞAİRLER KADEH KALDIRIRLAR.
RÜŞTÜ – Hocam, biz Muzaffer’le iddiaya girdik. Bir kız üzerine. İkimiz de birer şiir yazacağız, kız hangimizin şiirini beğenirse o kazanacak.
MUZAFFER – Benim niye bundan haberim yok?
RÜŞTÜ – N’oldu korktun mu?
MUZAFFER – Niçin korkayım? Kız şiirden anlıyorsa beni seçer, anlamıyorsa zaten senin olsun.
RÜŞTÜ – Kafan karışmasın diye söylüyorum, senin şiirini beğenirse şiirden anlamıyor demektir işte.
MUZAFFER – Kızın şiiri beğenmesi şairini de beğeneceği manasına gelir mi?
RÜŞTÜ – ... Gelmez mi?
BEHÇET – Valla ben gelmediğini gördüm.